Bu ülkede yıllardır aynı tartışma dönüyor: “Türkiye’nin en büyük sorunu nedir?” Herkes farklı bir şey söylüyor. Ama ben çok net söylüyorum: Sorun ekonomi.
Evet, eğitim aksıyor, adalet yara alıyor, toplumsal kutuplaşma diz boyu… Ama bunların tamamını tetikleyen şey ekonomik çöküş. Çünkü aç insanın adalet, demokrasi ya da kültür tartışacak hali kalmaz. Karnı doymayan genç hayal kuramaz, gelecek planı yapamaz. İşte bugün yaşadığımız tam olarak bu.
Sokaktaki vatandaşa sorun: “Yarınını görebiliyor musun?” Cevap belli: Hayır. Çünkü maaş eriyor, pazar filesi boş, gençlerin tek umudu bavulunu toplayıp ülkeyi terk etmek. Üniversite bitiren çocuklarımız işsiz, çalışanlarımız borç batağında. Bu mudur milletin kaderi?
Sorun sadece ekonomi değil elbette. Adalet yoksa yatırım da gelmez. Hukuk işlemezse güven kalmaz. Ama biz hâlâ günübirlik çözümlerle vakit kaybediyoruz. Herkes konuşuyor, kimse elini taşın altına koymuyor.
Türkiye’nin en büyük meselesi “gerçeği görmemek.” Ekonomik çöküşü görmezden gelmek, adaletin yaralarını kapatmaya çalışmamak, kutuplaşmayı beslemek… Bunları yapmaya devam edersek, bu ülke sadece insan kaybetmeyecek, umut da kaybedecek.
Artık makyajla düzeltecek hâlimiz kalmadı. Çözüm belli: Güvenilir ekonomi, bağımsız adalet, liyakatli yönetim. Bunlar yoksa ne demokrasi kalır, ne refah, ne de umut.
