Hakikat Tatilde

Hakikat Tatilde

Editör

19.10.2025 18:53:35

Tarih: 19.10.2025 18:53

Kararsızlıklarımı büyük bir kararlılıkla ifade etmek için yazıyorum kıymetli okurum. Yazılması gereken o kadar konu arasından hangisini seçmeliydim?

Ermenistan'ı Arnavutluk zanneden Trump'ın, Azerbaycan ve Ermenistan arasındaki barış antlaşmasını “mümkün kıldım” demesini unutup her cümlesini büyük bir lütufçasına dinleyişimizi ve manşetlerde Donald Trump'ı bilge kişi olarak okumamızı mı?

Yoksa Rojin Kabaiş'in ailesini yasa boğan, bizleri büyük bir korkuyla çevreleyen mahlukatların hâlâ sokakta elini kolunu sallayarak dolaşıyor oluşunu mu? Rojin Kabaiş cinayetinde adaletin bir an evvel tecelli etmesi için ortaya 4 milyonluk para ödülü koyma ihtiyacıyla toplumun nasıl yozlaşmış olduğunu mu?

Tesettürlü tesettürsüz ayrımını hâlâ yapan şekilci şarlatanları mı? Yurt dışına verdiğimiz beyin göçünü mü? Doğu Türkistan'daki zulmü mü? Özgürlük filosunu mu, yoksa enflasyonu mu seçmeliydim?

Şimdi size bir hikaye anlatacağım...

Ormanın birinde, her sabah gökyüzüne kanatlanan ve her dönüşünde “Bu ormanı ben koruyorum” diyen bir kartal yaşarmış. Adı Kartal-ı Yüceymiş. Her dem üstten baktığı hayvanlara “Ben olmasam hepiniz kaybolurdunuz” dermiş. Hayvanlar da başlarını aşağı sallayıp “Vay be, ne büyük koruyucumuz var” diye mırıldanırmış.

Bir gün minik bir serçe kaybolmuş. Adı küçük olduğu gibi sesi de küçükmüş ama yokluğu büyümüş. İlk saat bütün ormanda telaş başlamış:
“Serçe nerede?”
“Gören var mı?”
“Yuvaya dönmedi!”

Tilki üzgün surat takınmış, sincap story atmış, baykuş “Ormanın vicdanı kanıyor” diye konuşma yapmış. Herkes bir şey demiş; birkaç dakika boyunca ormanın kalbi serçenin kanadında atmış gibi olmuş.

Ama kısa bir süre sonra… Yeni bir geyik dans videosu yayılmış, gündem değişmiş. Serçe hâlâ yokmuş ama orman biraz yorulmuş…

Ve işte tam o sırada Kartal-ı Yüce yüksek bir dalın tepesine çıkıp bağırmış:
“Endişe etmeyin! Ben bu ormanı zaten barıştırmıştım!”

Kim kimi barıştırmıştı? Ne zaman anlaşma yapılmıştı? Kimse tam bilmiyormuş. Ama önemli değilmiş… Çünkü kartal konuşmuştu ya, bu bile ormanın huzura kavuştuğunu hissettiriyormuş.

Birileri “Peki serçe?” diye soracak gibi olmuş ama sorunun ucunda üzücü cevap ihtimali ağır gelmiş. O yüzden dememişler.

Kartal sözlerine devam etmiş:
“Bu orman artık güvende. Çünkü ben varım.”

Hayvanlar alkışlamaya başlamış. Tilki iki kere vurmuş patilerini, tavşan alkış arasında “Gerçekten de çok bilge konuştu” demiş, keçi ise “Koca kartalse mutlaka biliyordur” diyerek rahatlamış.

O günden sonra kaybolan her kuş için şöyle denmiş:
“Nasıl olsa kartal ilgilenir.”

Ama kartal hiç ilgilenmemiş. Serçe hiç dönmemiş. Ama orman, dönmemiş bir serçeden daha kısa sürede unutmuş onu.



Editör


Hakikat Tatilde

Hakikat Tatilde


Kararsızlıklarımı büyük bir kararlılıkla ifade etmek için yazıyorum kıymetli okurum. Yazılması gereken o kadar konu arasından hangisini seçmeliydim?

Ermenistan'ı Arnavutluk zanneden Trump'ın, Azerbaycan ve Ermenistan arasındaki barış antlaşmasını “mümkün kıldım” demesini unutup her cümlesini büyük bir lütufçasına dinleyişimizi ve manşetlerde Donald Trump'ı bilge kişi olarak okumamızı mı?

Yoksa Rojin Kabaiş'in ailesini yasa boğan, bizleri büyük bir korkuyla çevreleyen mahlukatların hâlâ sokakta elini kolunu sallayarak dolaşıyor oluşunu mu? Rojin Kabaiş cinayetinde adaletin bir an evvel tecelli etmesi için ortaya 4 milyonluk para ödülü koyma ihtiyacıyla toplumun nasıl yozlaşmış olduğunu mu?

Tesettürlü tesettürsüz ayrımını hâlâ yapan şekilci şarlatanları mı? Yurt dışına verdiğimiz beyin göçünü mü? Doğu Türkistan'daki zulmü mü? Özgürlük filosunu mu, yoksa enflasyonu mu seçmeliydim?

Şimdi size bir hikaye anlatacağım...

Ormanın birinde, her sabah gökyüzüne kanatlanan ve her dönüşünde “Bu ormanı ben koruyorum” diyen bir kartal yaşarmış. Adı Kartal-ı Yüceymiş. Her dem üstten baktığı hayvanlara “Ben olmasam hepiniz kaybolurdunuz” dermiş. Hayvanlar da başlarını aşağı sallayıp “Vay be, ne büyük koruyucumuz var” diye mırıldanırmış.

Bir gün minik bir serçe kaybolmuş. Adı küçük olduğu gibi sesi de küçükmüş ama yokluğu büyümüş. İlk saat bütün ormanda telaş başlamış:
“Serçe nerede?”
“Gören var mı?”
“Yuvaya dönmedi!”

Tilki üzgün surat takınmış, sincap story atmış, baykuş “Ormanın vicdanı kanıyor” diye konuşma yapmış. Herkes bir şey demiş; birkaç dakika boyunca ormanın kalbi serçenin kanadında atmış gibi olmuş.

Ama kısa bir süre sonra… Yeni bir geyik dans videosu yayılmış, gündem değişmiş. Serçe hâlâ yokmuş ama orman biraz yorulmuş…

Ve işte tam o sırada Kartal-ı Yüce yüksek bir dalın tepesine çıkıp bağırmış:
“Endişe etmeyin! Ben bu ormanı zaten barıştırmıştım!”

Kim kimi barıştırmıştı? Ne zaman anlaşma yapılmıştı? Kimse tam bilmiyormuş. Ama önemli değilmiş… Çünkü kartal konuşmuştu ya, bu bile ormanın huzura kavuştuğunu hissettiriyormuş.

Birileri “Peki serçe?” diye soracak gibi olmuş ama sorunun ucunda üzücü cevap ihtimali ağır gelmiş. O yüzden dememişler.

Kartal sözlerine devam etmiş:
“Bu orman artık güvende. Çünkü ben varım.”

Hayvanlar alkışlamaya başlamış. Tilki iki kere vurmuş patilerini, tavşan alkış arasında “Gerçekten de çok bilge konuştu” demiş, keçi ise “Koca kartalse mutlaka biliyordur” diyerek rahatlamış.

O günden sonra kaybolan her kuş için şöyle denmiş:
“Nasıl olsa kartal ilgilenir.”

Ama kartal hiç ilgilenmemiş. Serçe hiç dönmemiş. Ama orman, dönmemiş bir serçeden daha kısa sürede unutmuş onu.

  • BIST 100

    14199,48%0,12
  • DOLAR

    42,80% 0,19
  • EURO

    50,22% 0,07
  • GRAM ALTIN

    5961,58% 0,11
  • Ç. ALTIN

    9632,85% 0,24
  • Cuma 12.7 ° / 3.5 ° Güneşli
  • Cumartesi 12.9 ° / 9.4 ° false
  • Pazar 14.1 ° / 10.5 ° false

İstanbul

19.12.2025

  • İMSAK 06:45
  • GÜNEŞ 08:17
  • ÖĞLE 13:06
  • İKİNDİ 15:24
  • AKŞAM 17:45
  • YATSI 19:12