Avrupa'nın Göbeğinde İnsanlığın Susturulduğu Gün: 11 Temmuz 1995
11 Temmuz 1995… Tarihe kara bir leke olarak kazınan, insanlığın vicdanının en derin yerinde hâlâ kanayan bir yara… Bugün, Srebrenitsa Soykırımının 30. yıl dönümünde, hayatını kaybeden 8 binden fazla Boşnak sivilin acısını yeniden yaşıyor ve onları bir kez daha rahmetle anıyoruz.
Bosna Savaşı sırasında, Birleşmiş Milletler tarafından 'güvenli bölge' ilan edilen Srebrenitsa’da, dünyanın gözleri önünde yaşanan bu vahşet, 20. yüzyılın en karanlık sayfalarından biri olarak hafızalara kazındı. Kadınlar, çocuklar ve yaşlılar kamplara sürülürken; erkekler ve genç delikanlılar, sistematik şekilde toplu katliamlara uğradı.
Srebrenitsa'da Ne Oldu?
1992-1995 yılları arasında süren Bosna Savaşı'nın sonlarına yaklaşılırken, Sırp birliklerinin hedefinde Doğu Bosna'nın küçük bir kasabası olan Srebrenitsa vardı. Birleşmiş Milletler tarafından koruma altına alınan bu bölgedeki binlerce sivil, Sırp komutan Ratko Mladiç liderliğindeki ordunun kuşatması altına alındı.
11 Temmuz 1995 günü, Sırp güçleri Srebrenitsa’ya girdiğinde, BM’ye bağlı Hollandalı barış gücü askerleri yalnızca izlemekle yetindi. Kadın ve çocuklar otobüslerle bölgeden uzaklaştırılırken, erkekler 'sorgulama' bahanesiyle alıkonuldu. Kısa sürede anlaşıldı ki bu, bir sorgulama değil; bir etnik temizlik operasyonuydu.
8372 Canın Ardında Bıraktığı Sessizlik
Resmî rakamlara göre, 8.372 erkek ve erkek çocuk, günler içinde farklı bölgelere götürülerek infaz edildi. Cesetleri toplu mezarlara gömüldü, bir kısmı daha sonra başka yerlere taşındı. Bu durum, delillerin yok edilmesi çabasının bir parçasıydı.
Yıllar sonra yapılan DNA analizleri ve uluslararası soruşturmalar sonucu birçok toplu mezar bulundu. Bugün dahi her yıl yeni kurbanların kimlikleri tespit edilip, 11 Temmuz’da Potoçari Anıt Mezarlığı’nda toprağa verilmeye devam ediliyor.
Uluslararası Toplumun Sessizliği
Srebrenitsa Soykırımı, yalnızca bir katliam değil; aynı zamanda uluslararası toplumun utanç verici sessizliğiyle de anılıyor. BM barış gücü askerlerinin olaylara müdahale etmemesi, soykırımı durdurmak yerine sadece izlemeleri, uluslararası hukuk açısından hâlâ tartışılan bir konu.
Lahey’deki Uluslararası Ceza Mahkemesi, Srebrenitsa'da yaşananları soykırım olarak tanımış, Ratko Mladiç ve Radovan Karadziç gibi savaş suçlularını ağır cezalara çarptırmıştır. Ancak bu adalet, yaşananları geri getirmeye yetmiyor.
İnsanlık Vicdanında Açık Bir Yara
Bugün Srebrenitsa'da sessizlik hâkim... Her biri yeşil örtüyle kaplı mezar taşları, geride kalan gözyaşlarının sessiz tanıkları. Analar her yıl çocuklarının isimlerini anarken, insanlık vicdanı bir kez daha sarsılıyor.
Bu yıl da, tıpkı önceki yıllarda olduğu gibi, birkaç yeni tabut daha toprağa verilecek. Yeni bulunan kemikler, bir zamanlar umutla yaşayan insanlara aitti. Onlar sadece Müslüman oldukları için katledildiler. Hiçbir savaşın meşrulaştıramayacağı, hiçbir siyasi açıklamanın mazur gösteremeyeceği bir vahşetti bu.
Unutmadık, Unutturmayacağız
Srebrenitsa’da yaşananlar, sadece Bosna’nın değil, tüm dünyanın ortak utancıdır. 11 Temmuz, yalnızca bir anma günü değil; aynı zamanda adalet arayışının simgesidir. Bu soykırımın unutulmaması, benzer felaketlerin bir daha yaşanmaması için büyük bir sorumluluktur.
Bugün bir kez daha sesleniyoruz:
🕯️ 8372 Boşnak kardeşimizin ruhu şad olsun.
🕯️ Adaletin, insan haklarının ve barışın sesi olmaya devam edeceğiz.
🕯️ Srebrenitsa'yı unutmadık, unutturmayacağız.
Haber Merkezi