OECD, Türkiye ekonomisine ilişkin güncel tahminlerini paylaştığı “Dayanıklı Büyüme Ancak Artan Kırılganlıklarla Birlikte” başlıklı Ekonomik Görünüm raporunu yayımladı. Raporda, Türkiye’nin 2025 ve 2026 yıllarında enflasyon hedefini tek hanelere çekmesinin mümkün görünmediği vurgulandı.
Rapora göre Türkiye ekonomisi, 2024’te yüzde 3,3 büyümesinin ardından 2025’te yüzde 3,6, 2026’da yüzde 3,4 ve 2027’de yüzde 4 oranında büyüyecek. OECD, bu yılın eylül ayında yayımlanan ara raporuna kıyasla 2025 ve 2026 için büyüme beklentilerini yukarı yönlü revize etti.
Enflasyon tarafında ise Türkiye’de 2025’te yüzde 34,5, 2026’da yüzde 20,8 ve 2027’de yüzde 11,7 seviyelerine gerilemesi öngörülüyor. OECD, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) politika faizini indirmeye başlamasıyla 2025’in üçüncü çeyreğinde para politikasının daha destekleyici hale geleceğini, ancak enflasyon kalıcı olarak düşene kadar sıkı para politikasının sürdürülmesinin önemini vurguluyor.
Raporda TCMB’nin politika faizinin mevcut yüzde 40,5 seviyesinden 2026 sonunda yüzde 25’e ve 2027 sonunda yüzde 17’ye düşeceği öngörülüyor. Bu sayede reel faiz oranı pozitif kalacak ve para politikası sıkı duruşunu koruyacak.
Bütçe açığının bu yıl yüzde 3,1 seviyesinden 2027’de yüzde 2,8’e gerilemesi bekleniyor. Mali disiplinin, vergi tabanını genişletmeye ve kayıt dışı ekonomiyle mücadeleye katkı sağlayacağı belirtiliyor. Cari açığın 2026’da yüzde 3,3 ve 2027’de yüzde 3,4 olarak gerçekleşmesi öngörülüyor. İşsizlik oranının ise 2025 ve 2026’da yüzde 8,4, 2027’de yüzde 8,1’e düşmesi bekleniyor.
OECD, yatırımcı güveninin artırılması ve uluslararası sermaye çekilmesi için istikrarlı ve öngörülebilir bir düzenleyici çerçevenin kritik olduğunu vurguladı.
Küresel ekonomi açısından rapor, ABD ve Avro Bölgesi’nin büyüme beklentilerini de içeriyor. ABD ekonomisinin bu yıl ve 2026’da sırasıyla yüzde 2 ve yüzde 1,7, 2027’de yüzde 1,9 büyüyeceği tahmin ediliyor. Avro Bölgesi’nin büyüme beklentisi ise 2024’te yüzde 2,1, 2026’da yüzde 1,9 ve 2027’de yüzde 2 olarak öngörülüyor.
Raporda küresel ekonominin bu yıl beklenenden daha dayanıklı bir performans sergilediği, ancak altta yatan kırılganlıkların varlığını sürdürdüğü ifade ediliyor. Destekleyici makroekonomik politikalar, teknolojik gelişmeler ve ticaretteki artışın tüketici talebini desteklediği belirtiliyor.
Haber Merkezi